Loader

1+1=199 TL İndirim Kodu: Love 1+1=199 TL İndirim Kodu: Love

Gelecek İçin Sürdürülebilir Hayat & Daha Fazlası

Gelecek İçin Sürdürülebilir Hayat & Daha Fazlası

Sürdürülebilir Hayat 

Sürdürülebilirlik, günümüz kaynaklarını, gelecek kuşakları tehlikeye atmadan kullandığımız bir dünya halini işaret ediyor. Çevresel, ekonomik ve sosyal alanların her birinde adım atmadan, bu hedefe ulaşmak neredeyse imkânsız. 

İnsanlığın doğayı esir aldığı bu yeni çağda, söz konusu olan artık yalnızca küresel ısınma değil. Gerçek anlamda bir iklim kriziyle karşı karşıyayız. Bu yaşamsal sorunun daha da büyümemesi içinse, istikrarlı ve çözüm odaklı yaklaşımlara ihtiyacımız var. Tam da bu noktada aklımıza hepimizin aşina olduğu bir terim geliyor; ‘sürdürülebilirlik’. Ancak bu söylemin hakkını vermek büyük bir gayret gerektiriyor. Özünde ‘sürdürülebilirlik’, günümüz kaynaklarını, gelecek kuşakların yaşamlarını tehlikeye atmadan kullandığımız bir dünya halini işaret ediyor. Devletlerin, şirketlerin ve hatta bireylerin benimsediği bu terim, en geniş haliyle üç ana başlık içeriyor; çevresel, ekonomik ve sosyal. Bu alanların her birinde adım atmadan sürdürülebilir politikalar izlemek neredeyse imkânsız. 


Yeni Yaklaşım 

Etik değerlere bağlılık gösteren şirketlerin cephesinden baktığımızda, ‘sürdürülebilir büyüme’ hedefine doğru giden yolculuğun başlangıç noktası, yine bu üç unsurun kesişim noktasında yer alıyor. Stratejik bir amaç haline gelen ‘sürdürülebilirlik’, üretim ve hizmette yüksek standartları benimseyen şirketlerin sahip olduğu değerleri, doğa ve toplum için de uygulayabilmesiyle anlam kazanıyor. Cesur ve sorumluluk sahibi kurumların üstesinden gelebileceği bu yeni dönemin odağında, sosyal yaşamın ta kendisi var. İşte bu nedenle, toplum içindeki rolümüz ne olursa olsun, bizlerin talepleri daha iyi bir yarına ulaştığımız yolculuğun kurucusu olacak. 


Rakamlar ve Olgular

Şimdi sürdürülebilir bir dünya için isteklerimizi dile getirirken aklımızda bulunması gerekenleri kısaca özetleyelim: 

Dünyamız, 1800’lü yıllardan beri yaklaşık 1,25°C derece ısındı. 2016 ve 2020, dünya tarihinin en sıcak yılları olarak kayda geçti. 

Kuzey Buz Denizi’ndeki buzullar yıllardır düzenli bir şekilde eriyor. Bu su kütlesinin, 2035 itibariyle yaz aylarını tamamen buzları erimiş bir şekilde geçirmesi bekleniyor. 

20. yüzyılda küresel olarak denizlerimiz 20 cm yükseldi. Bu yükselme hızı son 20 senedir iki katına çıktı. 

Paris İklim Anlaşması’na göre küresel ısınmayı 1,5°C’de sabitlemek için 2050 yılına kadar karbon emisyonlarının net sıfır olması gerekiyor. Ancak emisyon salınımı yükselmeye devam ediyor. 


Daha İyi Bir Yarın Peki Nasıl 

Sıfır karbon salınımı hedefi ve üretimde geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanılması tüm dünya için öncelikli bir role sahip. Böylece; fabrikalarda %100 yenilenebilir enerji kullanan, tek kullanımlık plastiği ortadan kaldıran ve sudan verimli yararlanan markalar ön plana çıkıyor. Zira, bu üç unsuru bir araya getiren kurumlar, modern hayat ve doğa arasındaki dengeyi korumaya daha yakınlar. Ancak işimiz burada bitmiyor. Çevrenin korunmasına ve sorumlu yönetime dair her türlü çaba, topluma da değer vermeli. İnsan haklarına saygılı, iş ortaklarının yaşam alanlarına ve geçim kaynaklarına katkıda bulunan, sağlıklı ve güvenli çalışma şartları sunan şirketler, bu konuda fark yaratıyor. 


Sürdürülebilir Gelecek 

Artık yol haritasına aşinayız. Söz konusu sürdürülebilirlik olunca, önümüzde meşakkatli bir süreç var, ancak çıkmaz bir sokaktan da bahsetmiyoruz. İklim krizini ciddiye alırsak, küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutma ve hatta 1,5°C ile sınırlandırma hedefine ulaşabiliriz. Ne var ki, tek başına çevreyi koruyan önlemler almak yeterli değil. 200 yıl öncesine göre 1,5 derece daha sıcak bir dünyada yaşamaya alışmalı, gerekli önlemleri almalıyız. İklim krizinden etkilenen toplumların yaşam koşullarını iyileştirmeliyiz. Çocuk işçiliği gibi küresel sorunlara karşı duyarlı olmalı, iş güvenliğine önem veren şirketleri desteklemeliyiz. Sürdürülebilir bir yaşamın temellerini ancak bu şekilde sağlamlaştırabiliriz.