Daha Fazlasını Bulabilmek İçin Dünyayı Dolaşmak Gerek
ÇİLER GEÇİCİ
Yollara düşmek, özgürce seyahat etmek, hayatını seyahat ederek kazanmak bir süper kahramanın işi midir? Çiler Geçici’ye, namıdiğer ‘’audiosoup’’a soracak olursanız tek ihtiyacınız derin bir nefes, ardından da bir doz cesaret.
Çiler, seyahatin en güzel tarafı nedir sence?
Geride kalan her şeyi unutmak, uzaklaşmak, kendi sınırlarını genişletmek ve her seferinde başka bir insan olarak eve geri dönmek.
Seyahatin senin için nasıl ve ne zaman bir yaşam şekline dönüştüğünü hatırlıyor musun?
Profesyonel olarak fotoğrafçılık yapmaya başlamadan önceki iş yoğunluğum yüzünden hiç seyahat etme fırsatım olmuyordu. Bütün hayatım Nişantaşı - Taksim rotasında gelip geçiyordu. Bu hayat tarzını değiştirmeyi başardıktan sonra artık tek düşündüğüm ‘bir sonra nereye gitsem’ oldu. Bu şekilde yaşamaya karar verdikten sonra bunun için çok çalışıp, hem seyahat edip hem de hayatımı kazandığım bir formata ulaştım. Seyahat etmediğim, yerimde oturduğum bir yaşam tarzı artık bana çok uzak geliyor.
Dünyayı dolaşan biri olarak hiç dolaşmayan birini, daha fazlasının var olduğuna ikna etmek için neler söylerdin?
Seyahat etmek insanı geliştiren en kolay ve güzel yollardan biri. Başka dünyaları, başka kültürleri, başka insanları tanıyıp gördükten sonra evinize aynı insan olarak dönmeniz mümkün değil. Seyahatlerde yaşadığınız zorluklar, sonrasında size ciddi deneyimler olarak geri dönüyor. Hayal dünyanız bile genişliyor. Dünyayı dolaşmanın binbir türlü yolu var. Bunun için seyahat öncesinde planlama çok önemli. Her seyahat edenin bütçesi çok yüksek olmak zorunda değil. Özellikle gençler için çok harika imkanlar var. Örnek vermem gerekirse tren rotaları ve hemen her ülkedeki hosteller oldukça uygun ve keyifli olabiliyor.
Bugüne kadar seçtiğin en etkileyici üç rotayı bizimle paylaşır mısın?
İskandinavya, Endülüs ve Güney İtalya. Bu yüzden de tekrar tekrar gitmeye çalışıyorum. İskandinavya’da gemi, tren, otobüs, her türlü uzun yolculuğu yaptım. Bir şehirden diğerine, yorucu olsa da uçmak yerine arabayla görerek gezmek, çok daha keyifli geldi. Endülüs’e Mehmet’le birkaç kez gittik ama en keyiflisi araba kiralayıp her şehirde iki üç gece kalarak gezdiğimiz zamandı. İtalya’da da çok kez araba yolculuğu yaptık. Bir şehirden diğerine geçerken gördüğümüz köyler, kasabalar, yollar çok güzeldi. İstediğimiz yerlerde dura dura gittiğimiz seyahatleri çok seviyorum. Rota olarak değil de, en etkilendiğim ülkelerden bahsetmem gerekirse hiç düşünmeden İran derim. Mimarisi, yemekleri, insanları, el sanatları, kaldığımız şahane oteller ve birçok şehri beni gerçekten çok etkiledi. Sadece Persepolis bile, İran’ı gidip görmek için başlı başına bir sebep.
Seyahate seninle birlikte kimler ya da neler mutlaka gelir?
Bazen arkadaşlarımızla seyahat etsek de, eşim Mehmet mutlaka yanımda olur. Yalnız seyahat etmek, pek bana göre değil. Gördüklerimi yanımdakilerle yorumlamayı seviyorum.
Seyahatle ilgili en çok sevdiğin film nedir? Seni nereden yakalıyor konusu?
İlk aklıma gelen ve hiç unutmadığım “Into The Wild” olur herhalde. İnanılmaz Alaska manzaralarına tanık olurken tek düşündüğüm “neden seyahat etmiyorum ki?” cümlesiydi. Doğal yaşamla bir bütün olma, özgür hissetme, kendine yetme gibi birçok duyguyu yaşatmasının yanı sıra, filmin tüm müziklerini en sevdiğim grupların başında olan Pearl Jam’in solisti Eddie Vedder’ın yapmış olması beni filme daha fazla bağladı. Yıllarca bu albümü dinledim, ara ara hala dinliyorum.
Bir seyahat planı yapmaya nereden başlarsın?
Seyahat planlarken sanırım önce mevsimi dikkate alıyorum, daha sonra vize, uçak bileti ve nerede kalırız konusu geliyor. Seyahat planlarken zamanlama, gerçekten önemli. Kışları bir şekilde idare ediyor olsak da, yaz programlarını çok dikkatli yapmak gerekiyor. Bizim seyahatlerimiz pek deniz, kum, güneş değil de fotoğraf çekme amaçlı ve bol keşifli olduğu için, güneş altında 40 derecede bir yerde yürümek işin tüm keyfini kaçırabiliyor.
Henüz gezmediğin ve çok merak ettiğin yerler vardır, ilk hedefin hangisi olacak?
Henüz görmediğim çok yer var ama ülkeleri tüm şehirleriyle gezmeyi sevdiğimizden, seyahatlerimiz epey zaman alıyor. Japonya ve Kore’yi gezmeyi çok istiyorum. Bunların dışında Arjantin, Brezilya ve İskandinavya’da görmek istediğim çok yer var.
Hangi coğrafyanın barındırdığı kontrastlar seni büyülüyor?
Afrika, en etkilendiğim kıta olabilir. Fas, Tanzanya ve Güney Afrika, benim çok sevdiğim ülkeler ve bu kıtada daha görecek o kadar çok yer var ki! Hem bambaşka kültürlerle karşılaşma ve kaynaşma ihtimali, hem de neredeyse her bölgesinin bir fotoğraf cenneti olması seçimimde çok etkili.
Peki ilk seyahatini kaç yaşında, nereye yapmıştın? Hafızanda bu seyahatten neler kaldı?
İlk araba yolculuğumu ailemle 9-10 yaşlarında yaptım. Güney’de sahil şeridi boyunca istediğimiz yerlerde kala kala, uzun bir seyahat yapmıştık. Bu şekilde özgürce dolaşarak seyahat etme fikrini o zaman da çok sevmiştim. Bir sürü insanla tanışıp, şahane anılara sahip olmuştuk.
Sen Yin’sen Yang nedir ya da kimdir?
Siyah ve beyaz kadar farklı olduğumuz halde, her zaman dengemi bulmamı sağlayan eşim diyebilirim. Birbirimizi korkmadan eleştirebilmek ikimizi de geliştiriyor, büyütüyor.
Tüm seyahatlerini temsil edecek tek bir fotoğraf karesi seçsen, hangisini seçerdin?
Bu kadar seyahatten, yüz binlerce fotoğraftan seçmek açıkçası çok zor. Normalde kendimin olduğu fotoğraflar pek nadirdir ama Serengeti’de çekilmiş olan bir kareyi çok seviyorum. Her baktığımda, bir fil sürüsünün çok yakınında olduğumuz ama benim bir şey çekmeden sadece seyrettiğim bu anı hatırlıyorum, mutlu oluyorum.